Devlet Teşkilatı
OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI
Osmanlı Devleti’nde eski Türk devletlerinde de olduğu gibi ‘Ülke, hanedanın ortak malıdır’ anlayışı hâkimdi. Bu uygulama ülkede taht kavgalarının yaşanmasına ve birçok devletin kısa sürede yıkılmasına sebep olmuştur. Osmanlı Devleti’nde, I.Murat döneminde, ‘Ülke, hükümdar ve oğullarının ortak malıdır’ anlayışı kabul edilerek daha merkeziyetçi bir yönetim anlayışı benimsenmiştir. Bu anlayış Fatih dönemine kadar sürmüştür. Fatih Sultan Mehmet devrinde veraset anlayışı ‘Ülke padişahın malıdır’ olmuştur ve Kardeş Katli Yasası getirilmiştir. Böylelikle başa geçen şehzade kardeşlerine öldürerek taht kavgası yaşanmasını engellemiş olacaktı. Ayrıca I.Selim döneminde gelen halifelik ile birlikte ülkenin teokratik yapısı güçlenmiş ve padişahın otoritesi daha da artmıştır.
Osmanlı Devleti’nde padişah her türlü karara verebilecek kişiydi. Örfi kanunları koyarken bu kanunların Şer’i kanunlarla çelişmemesi gerekirdi. Padişah Örfi kurallarda oynama yapabilirken, Şer’i kanunlarda bir değişiklik yapma hakkına sahip değildi.
Padişah’ın genel görevleri de şunlardır;
Merkez Teşkilatı
Devlet idaresi için merkezde oluşturulan yönetime denir.Osmanlı Devleti’nde bu işleri yürüten Divan-ı Hümayun,eyalet yönetimi ve ordu doğrudan padişaha bağlıdırlar.
Saray
Osmanlı Devleti’nde kuruluş döneminde tam teşkilatlı bir saray yönetimi yoktur.İstanbul’un fethinden sonra Topkapı Sarayı inşa edilmiştir.
Saray üç bölümden oluşmaktadır.Bunlar; Devlet bürokrasisinin ve Divan-ı Hümayun’un bulunduğu Birun, padişahın günlük yaşamının geçtiği ve Enderun Mektebi’nin bulunduğu bölüm Enderun’dur .Ayrıca bu bölümde;
1.Has Oda:Rütbe bakımından en yetkili kişilerin bulunduğu yerdir.
Osmanlı Devlet yönetiminde Topkapı Sarayı, 19. yüzyıla kadar önemini korumuştur. Ancak 19. yüzyılda Batılılaşmanın sonucunda Dolmabahçe, Çırağan ve Yıldız sarayları devletin yeni yönetim merkezleri olmuştur.
İstanbul’un Yönetimi
Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’da devletin en üst düzey memurlarının ve padişahın bu şehirde yaşaması; askeri, ekonomik, ve kültürel açıdan bu şehre daha çok önem verilmesine sebep olmuştur.İstanbul’un yönetiminden padişaha karşı Sadrazam sorumluydu.Şehrin güvenliğini Yeniçeri Ağası, geceleri asayişi Ases başı, sağlardı.İstanbul’un müftüsü,kadısı,müderrisi mesleklerinde en üst seviyedeki kişilerdi.Şehremini şehrin belediye işlerinden,Mimarbaşı bayındırlık faaliyetlerinden sorumluydu.
Divan-ı Hümayun
Osmanlı Devleti’nde merkez yönetiminin temelini oluşturan Divan-ı Hümayun, önemli devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı kuruldu. Fatih dönemine kadar padişah bu kurulun bir üyesi gibi görüldüğü için Divan-ı Hümayun bir ‘karar alma organı’ konumunda idi.Fatih devrinden itibaren padişahlar kurula katılmamışlar, divandan çıkan kararlar padişaha sunulmuş ve onaylandıktan sonra yürürlüğe girmiştir.Bu nedenle Fatih devrinden itibaren divan bir ‘danışma organı’ haline gelmiştir.
Divan-ı Hümayun Üyeleri
Padişah: Orhan Bey döneminden itibaren kurul üyesi olan padişahlar,Fatih döneminden itibaren divana katılmamışlardır.
Sadrazam(Veziriazam):Padişahtan sonra en yetkili kişi olan sadrazamlar, her konuda padişah adına hareket ederlerdi. Divan kuruluna başkanlık yapar, gerektiğinde ordunun başında sefere çıkarlardı.
Vezirler: Sadrazam yardımcıları konumundadırlar. Divanda görüş bildirirler ve verilen görevleri yaparlardı.
Kazasker: Kazaskerler eğitim ve yargı işleriyle ilgilenir ve divanda görülen büyük davalara bakarlardı.
Defterdar: Mali işlerden sorumlu en yüksek rütbeli yöneticilerdi.Sınırların genişlemesiyle merkez,Anadolu ve Rumeli defterdarı olmak üzeri üçe ayrıldılar.Devletin gelirlerini ve giderlerini kendilerine bağlı kalemler vasıtasıyla tutarlardı.
Nişancı: Osmanlı Devleti’nde resmi evrakları düzenleyen yetkilidir.Devletler arası yazışmalar, dirlik topraklarının dağıtımı ve el değiştirmesi,fermanlar,kanunnameler gibi belgelerin kurallara uygun olarak hazırlanmasını sağlayıp,gereken belgelere padişahın tuğrasını çekerlerdi.
Reisülküttap: 16. yüzyılın sonlarından itibaren, nişancının emrinden ayrılarak devletin dış yazışmalarıyla ilgilenmişlerdir.
Kaptan-ı Derya: Osmanlı donanmasının en yüksek rütbeli yöneticisi olan Kaptan-ı Derya, sefere çıkmadıkları zamanlar divana katılırlardı.
Şeyhülislam(Müftü): Gerektiğinde divanda alınan kararların şer’i kurallara uygun olup olmadığını denetliyorlardı. Osmanlı ordusu için fetva çıkartırlardı.
Padişaha ait olan yasama,yürütme,yargı üç kolun temsilcilerinden oluşuyordu.Bunlar;
Seyfiye(askeri bürokrasi): Askeri sınıf temsil ederdi.Divandaki temsilcileri veziriazam,Kubbealtı vezirleri ve kaptan-ı deryadır.Seyfiye sınıfı hem yönetim görevini hem de askerlik görevini padişah adına idare eden sınıftır.Halkın rahat,adalet ve huzur içerisinde yaşamasını sağlamak temel görevleridir.
İlmiye(Din,eğitim,hukuk bürokrasisi): Eğitim-öğretim,yargı,fetva çıkarma ve yönetimi denetleme görevi bulunan ilmiye sınıfının divandaki temsilcileri kazasker ve şeyhülislamdır.Padişah adına yaptıkları bu görevde adaletli olmak temel görevleridir.
Kalemiye(Sivil bürokrasi): Mali ve idari işlerin yönetilmesinden sorumlu olan sınıftır.Divandaki temsilcileri defterdar ve nişancıdır.Devletin idari ve mali yönetiminde meydana gelen yazışmalar, hazine ile ilgili kayıtların tutulması kalemiye sınıfına ait görevlerdir.
Taşra Teşkilatı
Osmanlı Devleti’nde başkent dışındaki yerlerin yönetimi taşra teşkilatı içinde yer alır.Osmanlı Devleti’nde taşra teşkilatının kurulmasında,bölgelerin merkeze olan uzaklıkları,üretim faaliyetleri ve etnik yapıları dikkate alınmıştır.
Osmanlı Devleti’nin taşra teşkilatında yer alan idari birimler eyalet, sancak, kaza ve köylerdir. En yüksek idari birim eyaletlerdir. Eyalet yöneticilerine beylerbeyi denilirdi. Adli işler eyalet kadısı tarafından, güvenlik işleri ise subaşı tarafından yerine getirilirdi.
Eyaletler üçe ayrılırdı:
2.Saliyaneli Eyaletler: Anadolu ve Rumeli eyaletlerinin dışındaki, merkeze uzak olan eyaletlerde uygulanırdı. Devletin gönderdiği valiler tarafından yönetilirdi. Bu eyaletlerde vergiler iltizam sistemiyle açık arttırma yoluyla yıllık vergisini peşin ödeyen mültezim adındaki kişilerin denetimine verilirdi. Mültezimler bu vergiyi yıl boyunca kendileri toplarlardı. İltizam Sistemi, Osmanlı Devleti’nde peşin paraya ihtiyaç duyulduğu dönemlerde yaygınlaşmıştır. Aynı zamanda vergiler görevlilerin maaşları içinde kullanılırdı. Kalan bölümü de devlet hazinesine giderdi.
3.İmtiyazlı(Özel Yönetimli) Eyaletler: İç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlı Devleti’ne bağlı beylik ve hükümetlerde devlete vergi öderlerdi. Bunlara İmtiyazlı Eyaletler denirdi. Yöneticileri padişah tarafından atanırdı.
Taşra Yönetimindeki Diğer Görevliler
Kadı: Osmanlı Devleti’nin ilmiye sınıfına mensup görevlileridir. Eyaletlerde yargı işlerine bakan kadılar, kazalardaki her türlü idari işlerin baş yöneticisi konumundaydılar. Kadılar, davalara bakarak yargı görevini yerine getirmenin yanında, resmi evrakların ve sicil kayıtların onaylanmasını da gerçekleştirerek noterlik görevini de üstlenmişlerdir. Bu görevlerden başka kadılar; halkın şikâyetlerini dinler, gerektiğinde divan kuruluna iletir ve merkezden gelen kararları halka bildirirlerdi. Ayrıca vergilerin toplanmasında çıkan aksaklıkları çözümlerlerdi.
Muhtesip: Alışveriş yapılan pazar yerlerini ve iş yerlerini denetleyerek, malların dengeli bir şekilde fiyatlandırılmasını sağlar ve esnafların, belirlenen fiyatlara uyup uymadığını kontrol ederlerdi.
Kapan Eminleri: Tarım ürünlerinin büyük şehirlerde depolandığı ambarların yöneticisi olan kapan eminleri, ürünlerin dağıtımını organize ederek vergilendirilmesini yaparlardı.